Yemek yeme fiziksel bir ihtiyaçtır; vücudumuzun yaşamak için enerjiye ihtiyacı vardır ve bizler bu enerjiyi yiyeceklerden ve içeceklerden karşılıyoruz. Sorun şu ki ‘’Gerçekten acıktığımız için mi yemek yiyoruz?’’
Yeme bozukluklarının altında psikolojik nedenler yatmaktadır. Özellikle kendilerine ve bedenlerine ait olumsuz travmalar, zor çocukluk, ergenlik döneminde maruz kaldığı duygusal sorunlar ve dışardan gelen eleştiriler, dış görünüşü ile ilgili kaygı bozukluğu, özgüven ve özsevgi eksikliği, kişilerle arasında bağ kuramama veya bağımlı ilişki kurma, öfkesini ve kaygısını kontrol edemeyen kişilerde yeme bozuklukları görülebilmektedir. Zamanla kişinin dış görünüşü, beden ve kilo algısı gerçeklikten çok uzaklaşır.
Yeme bozukluklarının tedavisinde bütüncül bir yaklaşım uygulanmalıdır. Öncelikle bir doktor tarafından kan değerlendirmeleri yapılmalı daha sonra diyetisyen ve psikolog desteği ile sorun çözülmelidir.
Kişinin sağlıklı beslenmeden uzaklaşarak, bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılamayan beslenme modeli vücuttaki enerji metabolizmasını bozar, gereken vitamin ve minerallerin eksik olması enerji döngüsünün tamamlanamamasına sebep olur, antioksidanlardan fakir bir diyet vücuttaki oksidatif stresi arttırır ve hormonal dengenin bozulması ile vücut artık istenmeyen, kalitesi düşük bir yaşama maruz kalır.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki yaşam kalitemizi, bedensel ve ruhsal sağlığımızı en çok etkileyen şey stres. Stres hepimizin zaman zaman maruz kaldığı fakat kontrol altına alınmadığında önce uykusuzluk ile vücudumuzun bioritmini bozar daha sonra hormonlarımızın işleyişini bozarak bizim işleyişimizin bozulmasına neden olur.
Yeme bozuklukları;
*Bulimia Nervoza (Yiyip Kusma)
*Anoreksiya Nervoza (Yememe- İştahsızlık)
*Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu
*Duygusal Yeme Bozukluğu
*Gece Yeme Bozukluğu şeklinde sıralanabilir.
Yeme bozuklukları hem bedensel hem de ruhsal bir sorundur. Yemek yeme farkındalığının oluşması; yemek yemenin fiziksel bir ihtiyaç olduğu ve asla duygusal ihtiyacımızı gideremeyeceği, yiyeceklerle hissedilen haz duygusunun kısa süreli olduğu ve arkasından pişmanlık gibi başka bir olumsuz duyguyu da getirdiği kişinin anlayabileceği düzeyde anlatılmalıdır. Burada iş birliği çok önemlidir; doktor, diyetisyen ve psikolog eşliğinde kişinin bedensel ve ruhsal yaşam kalitesini arttırmak hedef olmalıdır.